Sozopol Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında küçük bir kasabasıdır. ...
Sozopol Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında küçük bir kasabasıdır. Tarihi yarımada üzerine kurulmuş olan Sozopol’un bir eski bir de yeni şehri vardır. Özellikle eski şehri dikkat çeken Sozopol yıllık çok sayıda turist ağırlamaktadır. İlginç mimarisi, Arnavut kaldırımlı dar sokakları ve bir çok tarihi eserleri yanı sıra Sozopol’un sahilleri de Bulgaristan’ın en çok tercih edilen yerleri arasındadır.
Şimdi hazırsanız sizler ile birlikte harika bir Sozopol turuna çıkalım. Berhel blogundan Merve Durmaz, harika Sozopol turunu paylaşıyor.
Yeşil, mavi, doğa, ucuz tatil yapmak isteyen herkes için bir önerimiz var: Sozopol... Sozopol Burgas'ın 35 kilometre güneyinde olan bir Bulgar kasabası. İstanbul'dan 348 kilometre, Türkiye Sınırı Kırklareli Dereköy kapısından ise sadece 80 kilometre uzaklıkta. Kendi aracıyla veya tur firmaları ile bu kasabaya yolculuk yapacakları harika bir yolculuk keyfi bekliyor. Yemyeşil bir orman içinde yapacağınız yolculuk sizlere zamanın nasıl geçtiğini unutturacaktır.
Sozopol'u ziyarete kendi özel aracımla gittim. Fakat bu bana biraz pahalıya patladı. Yeşil sigorta, benzin ücreti, pul ücretleri, sınır ücretleri vs.vs derken sizlere bir tur operatörüyle gitmenizi tavsiye ediyorum. Bunun için Berhel'i tercih edebilirsiniz. Dilerseniz de kendi aracınız ile Sozopol'u ziyaret edebilirsiniz.
Yollara genel olarak bakacak isek güzel, sadece sınırdan 5 - 10 kilometre çıkışta bozuk ve çukurlu yollar bulunuyor. Kendi aracınız ile buraya gidecekseniz ve ilk defa Sozopol'u ziyaret edecekseniz mutlaka çukurlara karşı dikkatli araba kullanmanız gerekiyor. Tabii ki emniyet kemerimizi bağlamayı da unutmayalım. Kendi aracınız ile gitmişseniz mutlaka Bulgaristan'ın hız limitlerine uymanız gerekiyor. Aksi halde pahalı bir fatura çıkarsa hiç şaşırmayın.
Sozopol'a varmadan 2 3 kilometre kala, tarlaların arasından yükselen harika görünümde olan ihtişamlı bir tarihi şatı görebilirsiniz. Siyah kuleleri, renk değiştiren taşları ile insanı büyüleyen bir tarihi şato görünümde olan bu eseri Orta Çağ eseri zannedebilirsiniz. Fakat böyle bir zâna düşerseniz yanılırsınız ki bu şato sadece 20 yaşında.
Ravadinovo Şatosu olarak da bilinen bu şatonun inşasına 1996 yılında başlanmış ve hala yer yer deva metmektedir. Söylenenlere göre şatonun inşaatında Istranca dağlarından 20bin ton özel taş kullanılmıştır. Istranca dağlarındaki taşların kullanma nedeni ise şöyle; Jeolojik araştırmalara göre kayaların içindeki mikro elmas partikülleri güneş ışınında göre pırıltılar vermekte olup renk değiştirmektedir. Örneğin sabah saatlerinde şatoyu gördüğüzde pembe, öğlen saatlerinde gördüğünüzde ise beyaz olarak görebilirsiniz. Bunun için sakın "bu şatoyu hemen nasıl boyadılar böyle?" gibi bir soru işareti aklınıza gelmesin.
Şöyle şatoyu merak edip arabamı durdurdum ve şatonun bahçesinden içeri girmek istedim. Girişte hemen beni Tumpel Şövalyesi'nin heykeli karşıladı. Şovalye ihtişamlı bir duruşu ile sizlere harika bir görüntü veriyor. Altında ise kısa bir not okuyorum:
"Ben uzak topraklardan gelen bir yabancıyım. Yol boyunca seni kalbimde taşıdım, ruhumda sakladım , tıpkı bir annenin çocuğunu koruduğu gibi. Seni hayallerimde yarattım. Her bir taşın üzerine bir taş daha ekleyerek yaptım seni. Şimdi benim önümde durduğunu görebiliyorum, -rüzgara aşık perili şato."